Sayfalar

Hayvanlar Alemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayvanlar Alemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba, Mayıs 11, 2022

Aşık oluyorum desem...

Kalbimi açıp baksanız, hayvanlara ayırdığım yerin kocaman olduğunu görürsünüz. Neredeyse kalbime sokup, orada bütün kötülüklerden korumak isteyecek kadar çok seviyorum desem, az bile söylemiş olurum. Loki isminde tatlı mı tatlı, akıllı mı akıllı bir kedim var. O da bir yavru olarak doğmuştu ve büyütmüştüm onu. Şimdi kendisi anne ve altı tane yavrusu oldu. Her biri diğerinden tatlı, akıllı, şirin... ah! bu liste uzar da uzar. Henüz yeni doğmuşken hepsi iki avucuma da sığıyordu. Şimdi birisi bile avucumdan taşıp gidiyor desem ne dersiniz? Allah'ın yarattığı şu güzel canlıları nasıl sevemem? 
İlk doğdukları zamana ait bir fotoğraf bırakıyorum bakın buraya. 



O kadar miniklerdi ki elinize almaya kıyamazdınız. Hep bir kedi, altı yavruyu birden karnında nasıl taşır diye düşünürdüm küçükken, şimdi sebebini biliyorum: minicikler çünkü! Belki işaret parmağınızın boyu kadar oluyorlar doğduklarında. Martın soğuk zamanlarında doğmuşlardı ama çok şükür ki onlara çok sıcak, çok güzel bir yuva yapmış idim. Loki çok ama çok akıllı bir kedi. Söylediklerimizi anlıyor adeta!  Maşallah diyorum, yavrularına da çok iyi bakıyor. Bu süreçte ona yardımcı olduk, oldum tabii ki. Şimdi ise yavrular büyümüş durumda ve evimin bahçesini dağıtıyorlar desem yalan olmaz! Ektiğim bütün çiçeklerimi darmadağın ettiler, biber, domates vs ekmiş idim hepsini mahvettiler. Bahçeye bıraktığım çöp kutusu o kadar ilgilerini çekiyor ki, kurcalamadan yapamıyorlar! :) 

Neyse ki bahçe kapısından dışarıya çıkmıyorlar. Kapıya yaklaştıklarını gördüğüm anda kızıyorum hepsini geri çağırıyorum. Zaten beni gördükleri anda koşarak geliyor ve bacaklarıma tırmanıyorlar. Eğer bahçe kapısından dışarıya çıkarlarsa, araba çarpar diye çok korkuyorum. Birçok kedimi öyle kaybettim. 
Şimdi ise, buraya bugüne ait bir video bırakıyorum. Annelerini resmen devirip üzerine atlıyorlar. Görmeye değer bir manzara! Her gün onlarla mutlaka ilgileniyorum. Özellikle kafayı yememek için mücadele ettiğim zamanlarda. Nasıl iyi geliyor bilemezsiniz! 

DİKKAT! Video bağımlılık yapabilir. :) 



Devamını Oku »

Pazar, Ocak 09, 2022

Biz Kediyiz ve kimse bize zarar vermesin istiyoruz! (YouTube Videosu)

Burada dikkat çekmek istediğim nokta yalnızca kedilere olan davranışlar değil aslında. Ne yazık ki haberlerde birçok hayvana yapılan işkenceleri görüyoruz(!), görmemiş olmayı diliyoruz. Bu konuda oldukça hassasım ancak maalesef bu durumlar yaşanıyor ve açıkçası buna engel olmak da yine bize düşüyor. Farkındalık anlayışı ile hareket etmek, kediler başta olmak üzere birçok canlı dostumuzu korumak bizlerin görevi.

Onlara yapılan zulümlere lütfen sessiz kalmayın, gerekli ekipleri çağırın ya da isimsiz ihbarda bulunun. Bu dünyada yaşamayı kendimizde nasıl hak olarak görüyorsak, bu canlıların da bu hakka sahip olduğunu lütfen unutmayın. 

İzleyeceğiniz videoda, yalnızca karınlarının doyurulmasını ve ilgi görmeyi isteyen kedileri göreceksiniz. Başka hiçbir şey istemediklerine emin olabilirsiniz. Her birisinin bir ismi var ve inanın bana, onlar harika canlılar. 

Kedilerin varlığı sağlığımızı nasıl etkiliyor bilmek isterseniz, lütfen bu yazıyı okuyunuz: Bağlantıya tıklayın!



Devamını Oku »

Çarşamba, Ekim 13, 2021

Hayvanlar İnanılmaz - Onlara Bayılıyorum!

Hayvanlar inanılmaz varlıklar, öyle değil mi? Ben onlarla içli dışlı olduğum için, gözlemliyorum, ilgileniyorum. Kediler örneğin kendilerini yakın hissettikleri kişilerin sevgisi için takla bile atabiliyor. Bahçeye çıkıp, bir sandalye çekip oturduğumda, hemen birkaç tanesi ayaklarımın dibinde dolanmaya başlıyor. Ayaklarımı uzatmak için ikinci bir sandalyeyi aldığım zaman, hemen yukarıya zıplayıp, ayaklarımın arasına uzanıyorlar ya da yukarıya, üzerime doğru tırmanmaya, kafalarını kafamla tokuşturmaya çalışıyorlar. :) 

İnanılmaz keyifli, itiraf etmem gerek. Bazen ne tepki vereceklerini görmek için onları kendimden uzaklaştırıyorum, bana ulaşmanın bir yolunu mutlaka buluyorlar. Yerinde duramayan, kıpır kıpır bir canlıyken, kucağıma alıp yatırdığımda belki de saatlerce öylece kalabiliyorlar. O karnından gelen derin mırıltılar, ne kadar mutlu olduklarını gösteriyor ve keyifleniyorum. Uyurken bile tüylerini sevmeme izin veriyor, en ufak bir rahatsızlık duymuyorlar. Hatta onların tüylerini hamur gibi yoğuruyor olmam, mıncıklıyor olmam hoşlarına gidiyor. 

Köpekler de öyle... asıl onlar, sizi bir kitap gibi okuyabiliyorlar. Başka insanların sizi anlamadığını düşündüğünüzde, köpeklerin sizi anlayabiliyor olması tuhaf hissettiriyor. Çok çok önce, birlikte yürüyüş yaptığım bir köpek vardı, eğer beni on adım geçmişse durup ona yetişmemi beklerdi. Ona veda etmek zorunda kalmıştım ve aslında vedalaşamamıştım bile. Bana son bakışlarını hiç unutamıyorum desem yalan olmaz. 

Kuşlar ise bambaşka bir alem. Evin neşeleri adeta! Onları o kadar çok seviyorum, öpüyorum, kokluyorum ki beni gördükleri anda tanıyıp biraz tırsıyorlar. :) Ancak yine en çok beni gördükleri anda ötmeye başlıyorlar. Şu an, dört tane muhabbet kuşum var ve eğer olursa yakında bebekler gelecek. Kedilerin sayısını inanın bilmiyorum bile ama yirmiye yakın olduğuna eminim. İnsanlar beni fareli köyün kavalcısı olarak görüyorlardır muhtemelen çünkü hepsini çağırdığım zaman, her yerden çıkıp gelen kedilerin varlığına hayret ediyorlar. Ayaklarımın dibinde bir tatlı can yığını oluşuyor ki, görmeniz gerek! 

İnsanın kalbine bu kadar iyi gelen canlıların günüydü 4 Ekim. Gününde değil, her gün hatırlanmalı diye başka bir günde kutlamak istedim. Sevginizle onları kucaklayın. Ve daima kapınızın önünde bir kap su bulundurun. 


Devamını Oku »

Pazartesi, Ekim 04, 2021

Engelli Muhabbet Kuşları Cesur ve Umut'un Engelsiz Kafesi

Youtube üzerinde zaman zaman bazı videolara bakınıyorum. Özellikle engelli insanların verdikleri mücadeleleri, başarılarını izlerken, kenarda, engelli kuşlarına, engelsiz bir kafes yapan kişinin videosunu gördüm. Dayanamadım izledim. Doğuştan bacaklarını kullanmakta sıkıntı yaşayan iki kardeş kuşun, daha rahat edebilmesi için engelsiz bir kafes tasarlayan ve yaşadıkları her zorluğu kolaylaştırmaya çalışan kuşların sahibine çok teşekkür ediyorum. 

Ben de eskiden, doğuştan tıpkı Cesur gibi olan yavru, engelli bir muhabbet kuşuna sahiptim. Kardeşleri kafesin en yükseğinde tünerken o en altta, köşede uyuyup kalıyordu. Tıpkı videoda olduğu gibi onu daha yükseğe taşıyabilecek bir düzenek yapmıştım. Son bir ayını bu mutlulukla geçirdi, ancak bir gün kafese baktığımda gözlerini yummuş derin bir uykuya dalmıştı. Muhabbet kuşlarınızla elbette ki çok iyi ilgilenmeniz gerekiyor ama Cesur ve Zülküf gibileriyle daha çok ilgilenmeniz gerekiyor. O kadar tatlıydı ki... ah güzel kuşum benim. 

Videoyu izleyin, eminim siz de takdir edeceksiniz. 


Aşağıda ise benim Zülküf'ümün videosu olacak. Canı sıkılmasın diye sürekli onu yanıma alırdım. Benim küçük bebeğim...



Devamını Oku »

Cumartesi, Temmuz 10, 2021

Güzel Kız Hayata Gözlerini Yumdu

Bazen erkenden öleceksek, neden dünyaya geliriz o zaman diye düşünürüm. Kendimce cevaplar bulurum elbette ama yine de bu soruyu sormaya devam ederim. Kendimi durduramıyorum çünkü. 

Dost edindiğim bütün dişi kedilerin yavruları var, bazıları hamile, bazıları yeni doğum yapmış, bazılarının yavrusu ise sizinle paylaştığım fotoğraftakiler gibi biraz büyümüş, artık kendi başlarına hareket edebiliyorlar. Onları durdurmaya kimsenin gücü yetmez, yetemiyor da. Sokakta oyun oynamayı, çağırsanız bile bir süre sonra tekrar kaçmayı seviyorlar. İşte bu yüzden tam da bu saatlerde, fotoğrafta gördüğünüz küçük yavruya bir araç çarpmış ve onu kanlar içinde bırakıp kaçmış. Beni çağırdıklarında elim ayağım birbirine dolandı ama yine de inanamayarak, hayır bu gerçek olmasın diyerek koştum. Zavallının güzel bedeni yolun üzerinde öylece cansız bir halde yatıyordu. Bu o kadar acı ki! Bu o kadar acı ki! Daha birkaç saat önce onunla oynamış ve onu sevmiştim ama şimdi yapamıyorum. Çocuklarla birlikte onu aldık ve gömdük. 

Onu bu hale getirip de arkasına bile bakmadan kaçıp giden insan, sana sesleniyorum, sende insanlık adına hiçbir duygu yok! 
O kadar öfkeliyim ki diyecek bir şey bulamıyorum. Lütfen hayvanlara gereken değeri gösterin. Onları incitmeyin. Lütfen, rica ediyorum. 

Huzur içinde uyu güzelim benim!

Devamını Oku »

Çarşamba, Temmuz 07, 2021

Küçük Tatlı Oyunbazlar! 🐈

Daha önce hayatımdaki birkaç kedinin fotoğraflarını sizlerle paylaşmış idim. Onlardan inanın ki çok fazla var ve her geçen gün aramıza yeni yavrular da katılıyor. Artık büyüyerek ortalarda dolaşmaya başlayan dört küçük yavrunun fotoğraflarını paylaşmak istiyorum sizlerle şimdi de. Hepsine henüz isim koymadım, biraz hareketlerini gözlemliyor ve onlara uygun bir isim düşünmeye çalışıyorum. Onlarla oyunlar oynuyorum, seviyorum, kucaklıyorum...öpüyorum da. Küçücük patileriyle sizinle savaşıyorlar ve bir yavrudan beklenildiği gibi, oyunbazlar! Şaşkın bakışlarına hayranım... sizin de hayran olacağınıza eminim. 






Devamını Oku »

Cuma, Temmuz 02, 2021

Hayatımdaki Kedilerden Birkaçı 🐈


Aralarına oturup da onları izlemeye başladığım an, kendimden geçiyorum. Beni gördükleri an etrafıma toplanan belki on beş, belki de yirmi tane kedim var. Hepsinin de isimleri var ve hepsini de çok seviyorum. Telefonumun galerisi onların fotoğrafları ya da videoları ile dolu. Onlara vakit ayırmaya çalışıyorum. Ufacık bir dokunuş bile insanı mest etmeye yetiyor. Bacaklarına değerek yürümenize engel oluyorlar, oturduğunuzda sırtınıza çıkıyorlar ve eğer göz kontağı kuracak kadar yakınsanız yüzünü, yüzünüze sürtüyorlar. Onlara bayılıyorum. Onların da bana bayıldıklarına eminim. Sizler için onlardan birkaçının fotoğrafını paylaşmak istiyorum. Hepsine hayran olmamak elde değil ve fotoğraflarda gördüğünüz her kedi, benim yoğun ilgim yüzünden belki birazcık şikayet edebilir. :) Ve lütfen bu sıcak yaz günlerinde kapınızın, sokak kapısının ya da kaldırım diplerinin üzerine bir kap su koymayı ihmal etmeyin. Ben evimin önünde tam olarak 4 tane su kabı bulunduruyorum ve sokaktaki bütün kedilerin su içmek için evimin önüne geldiğini izlerken çok mutlu oluyorum. Bu sıcak yaz günlerinde lütfen onları da düşünelim. Yemeklerinizi çöpe atmayın, onlara verin. Onlar muhteşem varlıklar. Buna kesinlikle emin olabilirsiniz. 💕






















Devamını Oku »

Pazar, Aralık 16, 2018

Muhabbet Kuşlarım...


Merhabalar...

Neredeyse beş yıldır muhabbet kuşu besliyorum ve çok da zevk alıyorum bundan. Çok tatlı, çok narin hayvanlar. Dilerseniz onlara taklit etmeyi öğretebilirsiniz. Dilerseniz sadece güzelliğinden ötürü göz zevkiniz için bile besleyebilirsiniz ama ben bu düşünceyi pek de doğru bulmuyorum. Ben hayvanları çok sevdiğim için zaman zaman onlarla iletişime geçme ihtiyacı duyuyorum. Bu yüzden de kuş ve kedi besliyorum. 

Onlara dokunmak bile çok iyi geliyor. 
Bu başlığı, beş yıllık deneyimimden sonra ortaya çıkardığım birkaç şeyi sizlerle paylaşmak için açtım. Hayvan beslemeyi evet çok istiyoruz ama bunu çoğumuz başaramıyoruz aslında. Başaranlar ise çok az. Beş yıllık bir zaman içinde birkaç tane kuşum öldü ve şu an da elimde dört tane kuş var. Beş sene önce ilk kuşumu aldığımda o kadar heyecanlıydım ki, elimi yüzüme bulaştırdım ve ilk kuşum Şinasi, bir hafta sonra öldü. Tamamen tecrübesizlikten kaynaklanan bir hataydı. 
Bir arkadaşım kuşlar besliyordu. Şinasi'yi ondan aldım. Yetişkin rengarenk bir kuştu ancak ben onu hava alsın diye pencerenin önüne bıraktım ve üzerine yağmur yağıp soğuk hava etrafı sarınca kuş hastalandı ve bir günde öldü. 

Bir hafta bile olmasına rağmen ona o kadar alışmıştım ki çok ağladım. Bir daha kuş almam diye kendime söz verdim ancak iki gün sonra arkadaşım beni ikna etti ve bana iki tane yavru kuş verdi. Biri erkek, biri de dişiydi. Erkek olanı (en kıymetlim) şu an hala yaşıyor benimle (çok şükür!) dişi olan ise ne yazık ki öldü. 

Onlarla ilgilendim. Gözüm gibi baktım ve bir daha asla soğukta bırakmadım. 

Bir süre sonra o arkadaşım bana elinde dört tane kuş olduğunu söyledi. Kuyruksuz ve kanatsız olarak doğmuşlardı. Ya atacağını ya da birisine vereceğini söylüyordu. Yüreğim dayanmadı ikisini alabileceğimi söyledim. Elimdeki kuşlar dört oldu. 

Dördü birlikte tek bir kafeste çok güzel bir sene yaşadılar. Hatta kanadı ve kuyruğu olmayan kuşlardan birisinin kuyruğu ve kanadı çıktı. Bu  duruma o kadar sevinmiştim ki. Hayatında ilk kez uçmaya çalışmıştı. Birlikte uçması için denemeler yapmıştık. Kanat çırparken o kadar mutlu görünüyordu ki. Sonra bu kuşum, daha önce almış olduğum dişi kuş ile çiftleşti. Dört tane yavruları oldu. 

Ailem çoğalıyordu. Ancak bir süre sonra kanadı ve kuyruğu olmayan kuşlar genetik bir hastalığa yakalandılar. Ne olduğunu hiç anlayamadım. Öldüler. Doğmuş ve büyümüş olan yavrular da öldü. Geriye Şinasi'den sonra aldığım dişi ve erkek kuşum kaldı. 

Bir süre dişi kuşum da durdu. Halsizliği, yorgunluğu gitsin diye ona aspirinli su verdim. Bu benim en büyük hatamdı. İşte buraya özellikle dikkat edilmesi gerek! 

Suyun içine biraz kırmış, aspirinli su yapmıştım ancak anne kuş birden bütün suyu içine çekti. İlk kez bir kuşun öyle su içtiğini gördüm. Sonrasında ise ertesi gün öldü. Aspirin küçük bünyesine çok fazla geldi. Ben bir iki damla içmesini beklerken o bir dikişte hepsini içine çekti. 

Geriye mavi kuşum kaldı. Şu an da yanımda ve bütün kuşlarım içinde benim için en değerlisi, en kıymetlisi o. Ona asla kıyamıyorum. En çok onu sevdiğim için de ne yazık ki tüyleri benim yüzümden çirkin ve bereli. Bu duruma çok üzülüyorum ama elimden gelen bir şey yok. Evde hiç kimsenin elinde rahat duramazken benim elimde saatlerce duruyor. Hiç kıpırdamıyor, gözlerimin içine bakıyor ve beni görüyor. Onu gerçekten ama gerçekten çok seviyorum. 

Şu sıralar biraz canımı sıkıyor çünkü bir arkadaşımın dediğine göre, sanırım, tırnak atımı yapıyor. Ayağındaki büyük parmaklardan birisinin tırnak kökü çok fena şişmiş idi. Onu öyle görünce o kadar üzüldüm ki. İnternette birkaç araştırma yaptım ve çoğu kişi bunun tümörle ilgili olabileceğini söylemişti. Mantar değildi çünkü gagasında bir sorun yoktu. 

Oksijenli su ile temizlenmesi gerektiğini ve bir merhemle düzenli olarak günde iki kere pansuman yapılması gerektiği yazıyordu. Söz konusu kremi almak için ertesi gün kuşu da alıp yola düştüm. Veterinere götürdüm ve buradan o veterineri esefle kınayarak söylüyorum ki, neredeyse hiç ilgilenmedi. 

Sanki bırak ölsün der gibi bir hali vardı adamın, sinir katsayım o kadar artmıştı ki, elimde kuş olduğu için kendimi zor tutup oradan ayrıldım. Kremi aldım ve kuşa düzenli olarak günde iki kere  TERRAMYCIN Deri Merhemi sürdüm. 

Tabi araştırmalarıma devam ettim. Birkaç arkadaştan kuşun durumu ile görüş aldım. En sonunda üniversitede veterinerlik dersi gören bir arkadaştan kuşun, "tırnak atımı" dediğimiz şeyi gerçekleştirdiğini öğrendim. Mavii, benim için o kadar önemli ki, çok rahatladım. Şu an durumu iyi, tırnak kökündeki şişlik indi ve sanırım yarası kabuk bağlıyor. Kabuğun birazını sökmüş gibi görünüyor. Krem gerçekten çok işe yaradı. 

Eğer evde muhabbet kuşu besliyorsak gerçekten dikkat etmemiz gereken çok önemli noktalar var. Ben kuşlarım ile çok ilgileniyorum. Yemeleri içmeleri, barınmaları söz konusu olduğu zaman onlara benden iyi bakan kimse yoktur sanırım. Düzenli olarak yemliklerini kontrol etmeniz gerekiyor. Kabukları üflemeniz, yemleri tazelemeniz mutlaka önemli. Sularını da yaz aylarında her gün, kış aylarında ise iki günde bir temizlemelisiniz. Bu gerçekten önemli çünkü kuşlar su içmeyi çok seviyor. Bazen sırf oyun olsun diye suya gagalarını sokuyorlar ve eğer siz suyu sık değiştirmiyor ve su kabını sıklıkla temizlemiyorsanız, kabın içinde biriken bakteriler kuşa zarar verebiliyor. 

Kuş en ufak bir rahatsız kaptığı zaman geri dönüşü ne yazık ki pek mümkün olmuyor çünkü çok hassas hayvanlar. Bu yüzden çok dikkat etmek gerek. Kafesin düzenli temizliğini de yapmalısınız çünkü kuşlar kendi dışkıları ile oynamayı da sever bu yüzden onların zehirlenmesine neden olabilirsiniz. Bazı insanlar ne yazık ki kafesi uzun süre temizlemiyor, suyu taze göründüğü için suyu tazelemiyor, kuşlar sahipleri yemlerini üflemediği için kabuk dolu yem kabının içinde yem arıyor. 

Bunlar gerçekten çok üzücü şeyler. Eğer bir hayvanı alıp eve getiriyor isek artık ondan biz sorumluyuz demektir. Onu beslemeli, temizlemeli ve iyi olması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Evcil hayvan beslemenin en sevmediğim tarafı, beslediğimiz hayvanların "bize muhtaç" oldukları düşüncesi. Gerçekten de öyle. Siz kafesi temizlemezseniz, yemleri tazelemez ve sularını değiştirmezseniz hayvan size bunları yapmanız için bir şey diyemiyor. Sizin verdiklerinizle, sizin onlar için yarattığınız yaşam alanında yaşıyor. 

Nasıl ki pis bir yerde yaşamayı biz istemeyiz, beslediğimiz canlıların da buna hakkı olduğunu bilmeliyiz. 

Kuşları yazın haftada bir, kışın ise iki ya üç haftada bir yıkamanızı öneririm. Yaz aylarında tüyleri hemen kuruyacağı için süre kısa ancak kış aylarında özellikle dikkat etmelisiniz. 

Ben ılık bir ortamda küçük bir banyo tülü ile yine kuşlar için aldığım küçük boy dalin bebek şampuanını kullanıyorum. Önce kuşların tüylerini köpürtüyor, onları yıkıyor sonra da küçük bir pet şişesinin içine su koyup şişenin arkasını iğne ile deliyorum. Bir nevi fıs fıs gibi kuşların üzerine döküyor ve onları duruluyorum. 

Sonra da fön makinesi ile onları kurutuyorum. Bu önemli! Kış aylarında onları fön makinesi ile kurutun. Yaz ayında yakıcı güneşin altına koyduğunuz zaman çok geçmiyor hemen kuruyorlar zaten. 

Onlara bakmak, onlarla ilgilenmek benim için çok zevkli. Severek yapıyorum. Bazı insanlar işin bu boyutu ile ilgilenmeyi sevmezler. Sadece beslemek isterler ama bu düşünce çok yanlış! 

Eğer besleyebileceğinizi düşünüyor iseniz kuş alın lütfen! Eğer gerçekten sorumluluklarını kolaylıkla üstelenebilecekseniz onları yaşam alanlarınıza dahil edin. 

Kuşlarımla ilgilenirken onlara ne yedirdiğime de çok dikkat ediyorum. Maydanoz ve nane gibi yeşil bitkilerin ishal yaptığı söyleniyor. Doğru olabilir ancak ben uzun zamandır kuşlarıma ara sıra maydanoz veriyorum ve şimdiye kadar da hiçbir sıkıntı yaşamadım. 

Her gün vermek yerine haftada bir iki kez verirseniz problem olmayabilir belki de. 

Ben ayrıca yumurta haşlıyor, beyazını rendeliyor ve kafese koyuyorum. Yaz aylarında isek yumurtayı kafesin içinde üç saatten fazla tutmuyorum ancak kış aylarında isek yumurta bir gün kalabiliyor. Aynı zamanda havuç, elma rendesi de veriyorum. Severek yiyorlar. Arada cips bile yedirdiğim oluyor. (: Kıtır kıtır olan her şeye bayılıyorlar. Bisküviler, tuzlu çubuklar vazgeçilmezleri. Sık sık vermiyorum tabiki. Haftada bir ya da belki iki kez. 

En sevdikleri yiyecek ise Gong adı verilen şu patlak mısır yiyeceği. Ona bayılıyorlar. Hem gagaları için bir meşgale hem de tatlı bir yiyecek! İtiraf etmeliyim ki kuşlar ağızlarının tadını iyi biliyorlar! Ben de Gong seviyorum. (: 

Ekmek de veriyorum. Bazen ekmeğin kıtırını bazen de içini kafese koyuyorum. İstedikleri kadar yiyorlar. 

Mandalina ve portakalı da çok seviyorlar. Dilimlerin içindeki o parçacıklar en sevdikleri! Suyunu da içiyorlar. Ne zaman mandalina ve portakal versem yanaklarının altındaki sakal gibi duran beyaz tüyleri turuncu oluyor. (: Islak mendil alıp ağızlarını siliyorum. Birer çocuk gibi bakıyorum onlara! Çünkü birer çocuklar aslında! 

Verebileceğim her şeyi veriyorum yemeleri için. Mutlaka tadına bakıyorlar ve eğer beğenirlerse yiyorlar, beğenmezlerse de arkasını dönüp gidiyorlar! Bu hareketleri çok hoşuma gidiyor! Özellikle Mavişim, dört senedir benimle olduğu için her türlü huyunu biliyorum. Ne acayip değil mi? Karakter kavramı insana özgü bir şey değil, hayvanlara da özgü bir şey. 

Her kuşumun ayrı bir karakteri var. 

Mavişimin karakterine ise bitiyorum! Çok akıllı, çok kurnaz, çok dikkatli bir kuş. Artık beni tanıdığı için onu kandırmak kolay olmuyor. Çikolatayı sevmiyor, tuzlu çubuğun üzerindeki tuzları ilk önce yemeyi seviyor, tırnağımı kafese uzatıp "Selam ver oğlum!" diyorum. Geliyor ve tırnağımı gagalıyor. 

Beni asla ısırmıyor ama benden başka kim onu eline alırsa onu ısırıyor. Ne acayip. Halbuki ailemdeki bireyler de en az benim kadar eline alıp sevmişlerdir onu ama o bana alışmış. Ben de ona çok  düşkünüm. Gerçekten ama gerçekten çok düşkünüm. Şu an bu yazıyı yazarken bile yanımda duruyor ve bana bakıyor. Gözlerinin odağında ben varım. Küçücük bakışları ile beni inceliyor. Klavyenin üzerindeki parmaklarıma bakıyor. (: Sesler hoşuna gidiyor olmalı. 

Daha uzun uzun yazabilirim aslında ama şimdilik bu kadar yeterli gibi. 

Muhabbet kuşlarına gerçekten çok özel bir ilgi göstermek gerekiyor. Onlarla ilgilenmelisiniz. Evin bir köşesine koyarak kendi haline bırakmamalısınız. Kendini yalnız hissetmemeli. Ona içinizdeki bütün sevgiyle sahip çıkmalısınız. Eğer benim gibi hayvanları çok ama çok çok çok çok seviyorsanız bunu kolaylıkla yapabileceğinizi biliyorum. 

Sularına vitamin damlatmayı, tüyleri için sprey kullanmayı da unutmayınız. Gagası çok uzarsa kesmeyi, tırnaklarının bakımını da yapmayı öğrenmelisiniz. 

Ben mavişim dört yaşında olduğu için gagası fazla uzayıp içe doğru kıvrılmadan kesmeye başladım. Düzenli aralıklarla kesiyorum. Bütün kuşlarımın tırnaklarını fazla uzamadan kesiyor ve bakımını mutlaka yapıyorum. Derileri buruşmasın diye ayaklarına kendi kullandığınız vazelin ya da ağır bir katkı maddesi olmayan basit bir nemlendirici krem de kullanabilirsiniz. 

Bunu seviyorlar. 

Ben de onları seviyorum. 

Ve Mavim hala bana bakıyor. 

Şimdi onu sevmeye gidiyorum.... 

Size birkaç resim bırakayım. Şinasi'den sonra aldığım dişi ve erkek. Maviim'in bebeklik hali.  

Kuyruksuz ve kanatsız olarak aldığım iki yeşil-sarı kuş, Mavi'm ve dişi kızım. 

Ve dişi kızım bir süre sonra anne oldu...

Bunlar eski kuşlarım idi öldüler..., Mavi hariç. 
Şimdi ise yeni kuşlarıma bakalım. (: 

Ve MAVİ! ♥ Maydanoza bayılıyor!

VE YENİ ANNE BABA (: bir tane de yavru çıktı. Görebiliyor musunuz? (: Toplamda dört taneler, yavru ile birlikte beş kuş! Çıkmayan dört yumurta daha var! Maşallah!



İşte bunlar benim değerlilerim...........!

Devamını Oku »