Sayfalar

Pazartesi, Kasım 16, 2020

Hayatta Sağlık



Hayat bazen öyle insafsız ki 
Küçük bir boşluğundan yakalar 
Hissettirmez en zayıf anında 
Seni ta yüreğinden yaralar 

Bazen saatlerce düşüncelere daldığım oluyor. Hemen hemen her şeyi düşünürken buluyorum kendimi. Bazen çok ciddi şeyleri, bazen sonbaharın ne kadar güzel olduğunu...uzun uzun düşünüyorum. Ara sıra youtube kanallarını izliyorum, denk geldiğim hayat hikayelerini, komik hayvan videolarını, kimsenin keşfedemediği eşsiz manzaraları, ilginç  ve bilgi içerikli belgeselleri büyük bir keyifle gözümden geçiriyorum. 

Dünyada zamanın eşliğinde akıp giden hayatları, o hayatları oluşturan insanları, alınan nefesleri verilen savaşları, sürdürülen mücadeleleri düşündükçe kendimi küçücük bir kum tanesi gibi hissediyorum. Tam da öyleyiz aslında. Ve ne kadar güçlü olursak olalım, hayatta direnemeyeceğimiz gerçekler var maalesef. 
En ufak bir direnç gösteremeyeceğimiz durumlar. Ya aşık oluyorsunuz, ya hasta, ya yaşıyorsunuz, ya da ölüyorsunuz bu hayatta. 
Ve başınıza gelebilecek her türlü şeye hazırlıklı olmak gerekiyor. 

Bugün sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Kendinizi son derece zinde ve sağlıklı hissedebilirsiniz. Bana hiçbir şey olmaz diyerek hayatı dolu dizgin yaşayabilir, hatta biraz da aşırıya kaçarak ekstrem hareketlerle hayatınıza eğlence kattığınızı düşünebilirsiniz. 

Fakat anlıyorum ki bugün, insan bedeni ruhu yarıda bırakabiliyormuş. Ölüme kadar devam eden yolculukta birden pes edip 'benden bu kadar' diyebiliyormuş. Yani ne kadar kendimizden emin olsak da, öyle bir zaman geliyor ki emin olduğunuz her şey bir kar gibi eriyebiliyormuş. 
O yüzden hazırlıklı olmayı düşünebilirsiniz. 

Bugün ben bir insanın yaşayabileceği her türlü hastalığı araştırırken buluyorum kendimi. Bu, son zamanlarda edindiğim bir alışkanlık haline geldi. Normal bir insan, kolunda bir kızarıklık olduğunda internette bununla ilgili aramalar yapabiliyor. Aksi halde kolda kızarıklık neden oluşur? gibi bir aramayı kaçımız yapıyoruz ki? 

Aslında insan her türlü konuda bilgi sahibi olabilmek için efor sarf etmeli. Basit bir tansiyon hastalığının nasıl bir yıkıma yol açacağını başına gelmeden bilmeli ve bu yaşanmasın diye dikkat etmeli. 

Son zamanlarda tansiyon yükselmesi yüzünden yaşanan birçok sıkıntıya tanık olmak beni biraz sarstı. İki ay kadar önce sapasağlam bir adam birden düştü ve bir daha kalkamadı.  Vücudu, ruhunu yolun ortasında bıraktı. Bugün herkes onun iyi olmasını umuyor, yeniden ayağa kalkmasını bekliyor. 
Oğulları onun için seferber oluyor... Kendi babamı 2 gün göremeyince ve 2 gün ondan hiçbir haber alamayınca çıldıracak gibi olmuştum, şimdi o adamın oğullarının nasıl hissettiğini tahmin bile edemiyorum. O kadar zor bir durum ki. Zaman zaman pencerelerimizden dışarıya baktığımızda göz göze geldiğimiz insanlar sağlık için mücadele veriyor, onlar için dua ediyorum. 
O pencereden yükselen seslere kulak vermeden edemiyorum bazen. Bir fizik tedavi uzmanının adamın sadece ayaklarını oynatabilmesi için onu cesaretlendirmesi kulaklarımdan silinmiyor. Oğlunun babasına seslenişi, onu yönlendirişi, sanki küçük, yürümeyi yeni öğrenmeye çalışan bir bebeğe, yürümeyi öğretiyorlarmış gibi davranışları beni derinden etkiliyor. 

Hayatta kendimizi en zinde, en sağlıklı hissettiğimiz bir anın hemen ertesinde tepetaklak olabiliyor insan. Bu yüzden her şeyden önce sağlık için mücadele vermeliyiz. 
Sağlıklı günler dileğiyle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder