Sayfalar

Salı, Şubat 15, 2022

İnsana ölüm uğradığında, asla eskisi gibi olamıyor bir daha..

Hemen hemen herkesin hayatında, çok sevdiği, çok değer verdiği bir insanı sonsuzluğa uğurlamışlığı vardır diye düşünüyorum. Bu bazen canınızdan bir parça, bazen gönlünüzden bir parça olabiliyor haliyle de. Kaybedilenler, hayatta asla yerinin doldurulamayacağı kişilerse (anne, baba, kardeş, anneanne v.b) o yoksunluk şüphesiz ki çok daha fazla hissediliyor. 

İnsana, insanın hayatına bir kez ölüm uğradığı zaman, hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Toparlanıyorsunuz elbette, hayat telaşesi devam ediyor çünkü. Fakat insanın içinde bir nokta, tam da o anda durup kalıyor. Tam o anda, o saatte, tam orada kalıyor ve ilerlemiyor asla. Hayatınız boyunca, durup kalan, adeta taş kesilen o varlığınızı iyileştirmek için çabalıyorsunuz. Belki dışarıdan çok iyi görünüyorsunuz; mutlu, hatta kahkahalarla eğlendiğiniz günleriniz bile oluyor, hatta bazen unutuyorsunuz bile acı çekmeyi ancak, o, varlığını orada koruyor. 

Bazen bir söz, bir şarkı sözü ya da bir fotoğraf çarpıyor gözlerinize, anı bir sekteye uğratıyor. Dumura uğruyorsunuz, nasıl uğramayasınız ki? 

İnsan beyni bunun üstesinden geliyor yine de. Eğer olursa deliririm dediğiniz bir durum olduğunda, delirmiyor, sonsuz bir sükunetle karşılıyorsunuz bunu. 
Bazen hala inanamıyorsunuz. Verdiğiniz tepkiler değişiyor ama en kalıcı olanı, hep sizinle olanı, o insanın yokluğunun verdiği acı ve duyulan derin bir özlem oluyor. 

Bir varmış, bir yokmuş cümlesinin gerçekçiliği o kadar net ki, kulağa bir hikayeymiş gibi gelse de, yine de sizi kendisine inandırıyor. İnanmaktan başka bir çareniz yoksa özellikle...

Sonsuzluğa uğurladığınız o bütün değerli insanlara, sonsuz sevgilerimle. En çok da sana Derya. En çok da sana...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder