Sayfalar

Pazar, Ocak 02, 2022

Ben çok yüzlü bir adam değilim, taktığım maske bir tane...


"Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
Bir şeylerin ters gittiğini düşünebilirdin.
Ben çok yüzlü bir adam değilim,
Taktığım maske bir tane.
Konuşanlar hiçbir şey bilmiyor."


Sevginin belki de en doğru ve saf yüzü, ona yüklediğimiz anlamdır diye düşünüyorum. Genellikle insan 'sevebilme' kapasitesini aştığı anda, aşktan bahseder... Bu kapasiteyi ise 'acı' aştırır gibi geliyor insana. Bir insanı kaybettiğinizi düşündüğünüz anda, sevginin ezici varlığını hissetmeye başlarsınız. O güne, o ana değin hep güzel yönleriyle karşılaşan kalbiniz, bir anda çok daha güçlü bir duyguyla, 'acıyla' karşılaşır. 
Bu birden bire olabilir bazen, ya da geniş bir zamana yayarak içinize işler. Duyguların karmaşıklığı da buradan gelir... siz farkına varana değin benliğiniz bütün bir hikayeyi yaşamış gibidir. 

İlginç değil mi? 

Kendi karakterinizle belki de anlaşmazlığa düştüğünüz o nadir anlar da böyle zamanlarda yaşanır. Yine ilginçtir ki adına sevgi dediğimiz duygu, insanı olgunlaştırır. Acıyla yoğurur, şekil verir ve biçimlendirir. Her biçimlendirme, sıfırdan bir kurulumu temsil eder... 
Yeni bir form, yeni bir benlikle yola devam ettiğinizi düşündüğünüz o anlarda, bilinçaltınız acıyı derinlerine saklayarak, her köşe başında karşınıza çıkarıverir. Bu durum, belki de en iyi, 'dalga geçmek' dediğimiz deyimle açıklanabilir gibi. Adına zaman dediğimiz ölçütün belirsizliğinde kaybolup giderken, hafızanın derin bir kuyu gibi açıldığı görülür ki, bu da şu tabiri caiz ise, Çin işkencesi gibi bir şeydir. 

Kelimeler sizi bütünüyle kucaklar, anılar ise alaycı bir şekilde göz kırpar. Kıvrılan bir dudak görürseniz, bilin ki bu 'mantığınızdır', çünkü mantık her daim sizinle savaş içerisinde olan, doğruyu bildiğini savunan ancak acı ile baş başa kaldığınız anda ise asla yanınızda olmayandır. 
Kendi karşıtlığınıza daima sorun...cevaplar onda. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder