Sayfalar

Salı, Şubat 19, 2019

Doğayı Dinlemek


Güneşli bir günde oturup doğayı dinlemek kadar güzel bir şey yok sanırım. Bu, aynı dalgalı ya da sakin bir şekilde sürekli hareket halinde ama sanki yerinden hiç kıpırdamıyormuş gibi bir görüntü veren denizi izlemek için de söylenebilir.
Küçük şeylerle huzur bulduğum için bu iki şeye önem veriyorum gerçekten.

Yaz mevsimini pek sevmiyorum. Boğucu sıcaklarla hiç aram yok. Yazın getirdiği o duygular dışında sanırım kimse sıcağı sevmez zaten. Yavaş yavaş ağaçlar da çiçekler açmaya başladı. Kış çok çabuk geçen bir mevsim. Sanki sadece üç ay kış yaşıyormuşuz gibi hissediyorum. Geriye kalan dokuz ayda da Güneş hiç eksik olmuyor. Hatta soğuk kış günlerinde bile insanı boğabiliyor bazen.

Ama yazın güneşi mi yoksa kışın güneşi mi diye sorarsanız tabiki de cevabım kış olacaktır. Kışı çok seviyorum çünkü. Yağmuru, gök gürültüsünü, insanın ağzından çıkan soluğun somut hale dönüşmesini vb.

Ancak kış ayında kuşlar ne yazık ki sessiz. En azından gürültücü değiller. Güneş ısısını arttırdığı zaman öyle bir coşuyorlar ki onları dinlemek şahane oluyor.
Ancak beni en çok etkileyen şey ise kumrular.
Kumrular ve güvercinler!

Onların ötüşünü, bütün sokaklara yayılan seslerini duyduğumda o kadar güzel hissediyorum ki. Bahçede oturuyor ve kendi muhabbet kuşlarımı güneşlendiriyorum. Havada dönüp duran kumruların seslerine karışıyor benim kuşlarımın sesleri.

Geçtiğimiz yaz üç kere kumru yakaladım - sırf sevmek için. Kuş kafesiyle tuzak kurdum - bahçeye çok indikleri için tuzağa düştükleri oldu. Bir keresinde bir çift yakalıyordum ama maalesef sadece birisi tuzağa düştü. :) Kafesi biraz kaldırıp küçük bir çöp çubukla destekliyor sonra kafesin içine, yerdeki toprağın üzerine ekmek kırıkları koyuyordum.
Kumrular akıllı hayvanlar ama açlar da. Muhabbet kuşlarımı elime alıp doyasıya seviyor, öpüyorum ama maalesef küçücükler. Bir kumrunun verdiği tadı vermiyorlar.
Kumrular çok iri, maşallah, elime aldığım zaman da çok uysal oluyorlar. Çıtları çıkmıyor, hareket bile etmiyorlar. Kanatlarını kaldırıp seviyorum, kokluyorum, burnumu tüylerinin arasına sokup doyasıya seviyor ve on dakika sonra da yakaladığım hayvanı geri bırakıyordum.

Yine öyle bir tuzak kuracağım. Doğada o kadar güzel kuşlar var ki. Hepsini yakalamak ve sevmek istiyorum. Sonra yeniden ait oldukları yere, doğaya salmak.

Bir ormanın ortasında oturup, sonra gözlerimi kapatıp sesleri dinlemek istiyorum. İnsanın buna ihtiyacı var sanırım. Kuşlar en çok ağaçların oldukları bölgelere geliyorlar. Bir parkta oturup gözlerinizi kapattığınız zamanda da onları duyabilirsiniz.

Kuş cıvıltılarını, kumruların sesini, ağaç yapraklarının, rüzgarın ve doğadaki en küçük şeyin bile sesini duymak insanı dinginleştiriyor.
Müthiş bir şey...
Hep hayal etmişimdir; ormanın ortasında, yanından küçük bir dere geçen bir yerde ağaç evinin sahibi olmayı. Kitaplar ve gaz lambaları ile orada yaşamayı. Sadece kısa bir süreliğine de olsa böyle bir şeyin mümkün olmasını çok isterdim.
Böcekler ve vahşi hayvanlardan çok korkarım elbette ama yine de buna değerdi diye düşünmeden edemiyorum. Umarım bir gün bu hayalim gerçek olur.
(:

Sizler de arada kendinize izin verip, doğayı dinlemelisiniz. Büyük şehirlerde yaşıyorsanız, ormanlık alanlara gidin. İstanbul'da bile böyle güzel yerler var diye biliyorum. Ülkenin en kalabalık şehrinde bile güzel ormanlık alanlar varsa diğer bölgelerimizin zenginliklerini söylemiyorum bile.
Keyifli günleriniz olsun.


1 yorum:

  1. Resmen gözü kapalı okuyup bitirdim. Hissederek... O kadar güzel hissettim ki, hem de. Kışı ben de çok severim. Yaz dışında bütün mevsimleri severim hatta. Yazın yapış yapış sıcağında ölmüyorsun ama sürünüyorsun:). Sanırım sen de sakin, sessiz, herşeyden uzak mesafeli, büyük binaların içinde tıkılıp kalmış değil de, doğal ortamda yeşillikler içinde yaşamayı seven birisin?.. İnsanlar yaşamayı bırak, o güzellikleri görseler hissetmiyorlar bile artık. İnşaAllah bir gün böyle bir yaşam tarzı isteyen her kese kısmet olur ya...😍

    YanıtlaSil