Sayfalar

Sözler - Şiirler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sözler - Şiirler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Ağustos 21, 2022

Seni Düşünüyorum

Çoğu zaman gözlerimi kapattığımda, özellikle simsiyah bir gökyüzünün altındaysam, seni düşünüyorum. 

Yıldızlar varsa ve umutlarım en az onlar kadar parlıyorsa, seni düşünüyorum. 

Bazı günler uyandığımda, bazı günlerse hiç uyuyamadığımda, seni düşünüyorum. 

Seni tanımak çok kolay, bazen bir kelime bazense bir gülümseme... düşünmek zor oysa. 

Henüz çok yorgunken uzandığımda, kirpiklerim titreşerek kapanırken, tam o kısacık arada...seni düşünüyorum. 

Yoruluyorum düşünürken, kızıyorum, zorlanıyorum... 

Hatta bıkıyorum bazen. Bunalıyorum. 

Fakat bazen, bazen yalnızca gerçeği dilerken buluyorum kendimi, gerçeği görmek isterken. Sanki başka türlüsü mümkünmüş gibi görünen bir gerçeği. 

Mümkün olmayan, olamayan bir gerçeği. Ancak ben, inancımı kaybettim. Sevmenin, sevilebilme ihtimalinin verdiği inancı, kaybettim. 

Günün birinde, belki saçlarımda hala siyah teller varken, aşık olur ve sonra da sevişirim. Belki günün birinde, seni düşünmekten vazgeçer ve gençleşirim yeniden. Gökyüzünün altındayken sessizce oturur ve seni düşünmemenin verdiği keyifi güderim. 

Hazır o gün gelmişken, belki bir şiir yazar ve eski bene hediye ederim. Uğurlarım eski beni...inanan, umut eden, belki inanarak aptallık eden o eski beni. Konuşurum arkasından, yüzüne söyleyemediklerimi... 

Hayat öyle kısa ki, bir gün hiç olmadığımda, artık hiç umut etmediğimde ya da sevmediğimde, anlatacak bir hikayem kalmadığında, sonsuzluğu minnetle beklemediğimde ama korka korka, cesur görünürken ama aslında yalnızca bir korkakken savaşabilmeyi bıraktığımda, kelimeler...kelimelerim bir iz olarak kalacak. İz. İzler silinmeyecek asla. O yüzden günün birinde gerçekten olmadığımda, belki gülümseyerek, belki üzülerek, belki de unutarak yok edersin beni. 

Ben hala seni düşünürken tabii....


E.

Devamını Oku »

Çarşamba, Nisan 06, 2022

Rainer Maria Rilke - Ruhumu Nasıl Tutsam da Seninkine Değmese?

Ruhumu nasıl tutsam da, seninkine değmese?

Nasıl aşırsam üstünden öbür şeylere ben onu?

Ah, karanlıkta yiten bir nesne...

içre barındırmak isterdim onu ben

öyle bir yerde: bilinmedik, sessiz,

derinlerin titrerken titremeyen

Bir var ki her değen bize, sana, bana, 

bak birlikte alır bizi bir yay gibi ancak;

iki telden bir ses çıkartır bize değen şey.

Biz hangi çalgıya gerilmişiz?

Hangi çalgının elindeyiz biz?

Tatlı şarkı ey…

Rainer Maria Rilke 

Devamını Oku »

Çarşamba, Mart 16, 2022

Anlatamıyorum


Ekşi sözlükte, çok sevilen şiirlere bakarken, aklıma bu şiir geldi. Benim en eski, en anlamlı bulduğum şiirlerden birisiydi bu şiir. İnsanın kalbine dokunan şey kelimeler olunca, kalem kalem yazasım geliyor. 

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda?

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu...

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

ORHAN VELİ
Devamını Oku »

Cuma, Ocak 28, 2022

Yüreğimin Kuşluğu

Günaydın bana geri gelen şiir!
Bana geri gelen anıt...
Bana geri gelen kalbim...
Bana geri gelen kalbimin ayışığı.
Gözleriyle iyileştiren yaralarımı...
Kalbim... güneşim... efendim...
Günaydın yüreğimin kuşluğu.

...

Sezai Karakoç

Devamını Oku »

Cumartesi, Ekim 09, 2021

Seni Sevmekten Ne zaman Vazgeçtim Biliyor musun?

Meksikalı portre ressamı Frida Kahlo'nun, sevmekten vazgeçtiğini anlatan o buruk cümlelerini paylaşmak istedim. Henüz 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felci ile bir ayağı aksayarak hayatına devam eden Frida, on sekiz yaşında iken bir trafik kazası ile yatağa bağlı hale geliyor. Bir bacağını kaybediyor.  Bugün o portrelerine bakıp, yaşamının bir parçası, bir trajedisi olan o içli sözleri okuyup, Frida'yı anlamaya çalışıyoruz ama, ne kadar anlayabiliriz ki? 

Babasının ona aldığı tuvaller ve annesinin onun için aldığı ayna, Frida'nın bütün umutlarını, hayallerini, cesaretini dökebildiği sığınaklar oluyor. Çok geçmeden Frida ayaklanıyor ve bu sefer de, onu yıkıp sarsan bir adam giriyor hayatına: Diego. Diego onun için, hayatının en büyük ikinci kazası. Frida böyle tanımlıyor onu. 

Aşkla yaptıkları evlilik, Frida'da derin izler bırakıyor. Bugün ise, o acı dolu izlerin kelimelere dökülmüş halinin okuyoruz hep birlikte. İnsanın içine en çok dokunan da budur herhalde. Sevmekten ne zaman vazgeçilirmiş, Frida anlatıyor.

Seni Sevmekten Ne zaman Vazgeçtim Biliyor musun?  

Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. 

Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmeyeceğini anladığım zaman vazgeçtim. Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim. 

Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim. Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim.

Bencil olduğun için vazgeçtim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.

Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

FRİDA KAHLO

Devamını Oku »

Salı, Eylül 14, 2021

Özdemir Asaf - Olmak İsterdim

Şu anda İstanbul'da olmak isterdim.
Mihrabat Korusu'nun dar yollarında seninle
Yan yana, yana yana yürümek...
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul'u.

Bir de sen olacaktın yanımda adamım.
Bakarken Çamlıca'dan mehtaba,
Dinleyecektik en güzel aşk şarkılarını.
Ve ben senin gözlerinde kaybolurken,
Seni seviyorum diye haykıracaktım Marmara'ya

Şimdi yanımdasın belki ama,
Ne Mihrabat Korusu'nun dar yollarında,
Seninle yan yana, yana yana
Yürüyebildik...

Ne de bakabildik Çamlıca'dan mehtaba,
Ne de dinleyebildik en güzel aşk şarkılarını...
Sadece kaybolabildim gözlerinde ama,
Seni seviyorum diye haykıramadım Marmaray'a...



Devamını Oku »

Pazartesi, Ağustos 23, 2021

O Kadar Başka ...

 


O kadar öteki ki. O kadar başka. Ve o kadar eşsiz. Yığın dolusu telaşın içinde ...küçücük bir nefes aralığı. Bazı insanlar böyledir. Güzeldir. Tektir. Bütün dünyanın içinde sadece onu bir kenara ayırdığın zaman ..o tatlı acı yolculuğun başlamış demektir. Yağmuru çılgınca seven ben, uçurumdan atlarken ...çok da düşünmüyorum.

Çok da düşünmemeye çalışıyorum aslında. Düşünmek için kendine izin verirsen, o yolu yürümeye cesaret edebilir misin gerçekten? 


Devamını Oku »

Pazar, Ağustos 22, 2021

Hani Sevmiyordun Beni?


Hani sevmiyordun artık beni? 
Dokunsan için titremiyordu hani?
Hani ben, bütün sislerin sahibiydim senin için? 
Görmekte zorlanıyordun her şeyi...

Hani unutmuştun çoktan? 
Hani bütün anlamlar kaybolup gitmişti? 
Hani hep en derininde sakladığın o hisler, ruhsuz bir rüzgarla savrulmuştu? 
Bir çırpıda silip atmıştın her şeyi...

Hani yüzüme bile bakamıyordun? 
Bakarsan, nefret etmekten korkuyordun hani? 
Daha derin, daha kötü bir hissin seni ele geçirmesini istemiyordun belki de, 
Bu yüzden hep kaçırırdın gözlerini...

Hani hayal kurmayı bırakmıştın artık? 
Sonsuz mutluluklar zehirliyordu seni? 
Aklın kabul etmiyordu hani?
Ama kalbin yeniyordu seni...

Hani istemiyordun artık beni? 
Güzel şeyleri hak etmiyordum hani? 
Sanki güzellik avuçlarımda eriyordu,
Oysa sen büyülüyordun beni... 

Hani bitmişti bizim hikayemiz? 
Hiç yazılmamış gibiydi hani? 
Dilin, kalbinle bu kadar inatlaşırken,
Seve seve vuruyordun beni. 

Esra KILIÇ.








Devamını Oku »

Çarşamba, Ağustos 04, 2021

Sevme Beni - John WILBYE

Sevme beni göze güzel gözüken görkemim için,
Sevindiren gözüm ya da yüzüm için,

Ne de dışarıdan görünen hiçbir şeyim için.
Hayır, bir kalp için de değil değişmeyen!

Çünkü bunlar bozulabilir ve hastalanabilir:
Ayrılırsak biz ikimiz.

Sakla, gerçek bir kadın gözünü, onun için
Ve beni hâlâ sev, neden olduğunu bilmeden!

Sebebin böylece yine aynı kalır...
Hep benim üzerime düşmek için.

John WILBYE

Devamını Oku »

Pazar, Ağustos 01, 2021

Sev Beni Hikayemin Bölüm Sözleri


Sev Beni adlı hikayemde, her bölümde, başta yazıp paylaştığım kişisel sözlerdir. Wattpad uygulamasında, Esra269 kullanıcı ismiyle beni orada bulabilirsiniz. Sev Beni, Aşk serisinin ikinci kitabıdır. 
Giriş Bölümü

Sev, gör, al beni. Daha fazla dayanacak gücüm kalmadı Mehmet. Sana bakan gözlerim, sesini duyan kulaklarım, tenine dokunan ellerim...hiçbirini istemiyorum artık. Bu kadar canım yanarken olmaz. Daha fazla olamaz.
Ya sen de sev, ya da seni hissetmeyecek kadar kopup gideyim hayattan.
Duy Mehmet. Duy beni. Her yanıma geldiğinde sağır olan o kulaklarını aç bu defa. Kalbim nasıl da göğsümü delip çıkacakmış gibi gürültüyle atıyor.
Bil artık Mehmet.
Çocukluk arkadaşın, senin aşkından her geçen gün ölüyor. 
1.Bölüm
Bu kalp her şeye direniyor yeri gelince. 
2.Bölüm
Duysan ne güzel şeyler söylüyor kalbim senin için. Bir duysan, nasıl da fısıldıyor adını hece hece. Öyle benimsemiş ki seni benliğim, ben bile yabancı kalıyorum kendime. 
3.Bölüm
Ne güzel gülüyordu toprak gözlüsü. Ne güzel endişeleniyordu onun için. Ve ne güzel bakıyordu öyle. İçini görür gibi, ruhuna dokunur gibi bakıyordu
4.Bölüm
Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin. Hem de ne seversin. İçin kurur severken, dilin kilitlenir, yolunu kaybeder düşüncelerin. Belki de ölürsün o sevgiyle...
5.Bölüm
Sevmenin sınırı olmuyor işte. Acı veren çoğu şeye kilitleniyor kalp. Sınırı yok aşkların...durağı yok...bir noktadan sonra artık sevemem diyemiyorsun. Ne zaman sınıra geldiğini düşünsen, çok büyük yanılıyorsun..çok büyük.
6.Bölüm
Yüreği aşkla çırpınırken, bir de kaybetme korkusu sararsa insanın benliğini...ilk kez aşık olmaktan, hem de sırılsıklam aşık olmaktan nefret eder hale gelir insan. Sevdiğini kaybetmenin korkusu, bütün korkuların da üzerindedir genç kız için. Onun toprak gözlüsü, ışıl ışıl kahvelerini, kendi titrek, siyaha çalan gözlerine değdirmezse... işte o zaman, nefes almanın ne anlamı kalır ki?
7.Bölüm
İnanıyorum. Eğer insan bu denli aşık olursa, bir şekilde kavuşur sevdiğine. Belki bir filmde, belki bir şiirde ya da belki de birer bakış ve gülüşte. Nasıl olacağını bilemem ama inanıyorum. Nasıl ona duyduğum aşk, beni bu denli güçsüz bırakıyorsa, güçlü tutacağı anların da geleceğini biliyorum. İnanıyorum işte. Özgür ruhlu bir serçenin kanadını kaldırıp, ufka doğru yükselmesini izlerken hissettiğim gibi, bir gün bu aşkın da beni güzel, mutlu diyarlara uçuracağına inanıyorum. Öyle olmak zorunda. Yoksa bu kadar acının başka bir açıklaması olamaz.  
8.Bölüm
Bir gün gerçekten sevmenin sonuna gelmek diye bir şeyin olduğuna inanacak olursam, işte o an, hissettiğim ne varsa birer toz gibi ufalanacak ayak uçlarıma. Sonra şiddetli bir rüzgar gelir savurur onları. Belki de böyle olması gerekmez. Belki de inanmak kabiliyetini almaları gerekir ellerimden. Çünkü neye inansam, hiçbir yere gitmeyen bir otobüs durağında buluyorum kendimi. Biraz kayıp, biraz endişeli, biraz da çaresiz. Seni sevmenin böyle hissettirdiği günlerden birindeyim yine. Belki bir kez gülsen, içimdeki kara bulutlar dağılıp, yerini müthiş bir bahar havasına çevirecek o gülüşün. Belki de ben yine o gamzene dokunmamak için direneceğim kendimce. Sonra gözlerimi çevireceğim senden. Ve güleceğim halime. Dönüp dolaşıp yeniden sana bakmak için direnen gözlerime güleceğim. Ve sonra ne olacak biliyor musun? Ben yine sana geleceğim. İster gözlerimle, ister ellerimle, ister hislerimle... hep sana geleceğim.
9.Bölüm
Güçsüz hissediyorum kendimi. Hissettiğim karmaşanın, yarattığım o boşluğun haddi hesabı yok. Bazen bir bulut kümesi gibi dağılıyorum sağa sola. Bazen bir çiçeğin etrafında toplanan yapraklar gibi şen şakrağım. Baharın gelip beni öpmesini bekliyorum çoğu zaman. Ama hep kışı karşılıyor ellerim. Güçsüzlüğüm aşktan değil, çaresizlikten geliyor öyle zamanlarda. Neyin nasıl olacağını unutuyor, kaybettiğim yolumu dahi aramaya isteksiz oluyorum. Bazen de bir yolum bile olduğundan şüpheleniyorum. Savrulmanın, hem de acıyla savrulmanın acısını yaşıyorum. Bu kalp her şeye direniyor yeri gelince. Bazen gözyaşına, bazen mutluluğun bile verdiği acıya, bazen yokluğa, bazen yalnızlığa.. her şeye direniyor. Ama temelli kaybediş başka. Umutsuzluk demek O. Umutsuzluğun yokuşu demek. Ve güçsüz hissediyorum. O yokuşu tırmanamayacak kadar güçsüz.
10.Bölüm
Seni sevmenin ağırlığı altında eziliyorum bazen. Bütün uzuvlarımın titrediğini, en ufak bir ilgiye muhtaçlığı ile kıvrandığını, can çekiştiğini duyumsuyorum. Göz göre göre tüketiyorum kendimi öyle zamanlarda. Bir şarkının melodisinde nefessiz kalırken, bir şiirin en can alıcı kelâmı ile savruluyorum oradan oraya. Sana karşı koyamıyorum. Biliyorum.. Seni sevmenin güzel olduğu kadar acı olduğunu da. Bütün güzel şeyler gibi, beraberinde getirdiği sıkıntıyı da biliyorum. Gücenmiyorum ama severken. Yüksünmüyorum. Zoruma da gitmiyor sana harcadığım saatler. Sadece..sadece, muhtaçlığım yakıyor canımı o kadar. Bir de bu kader.
11.Bölüm
Bugünlerde huzuru hissetmek için çabalıyorum. Tırnaklarımla tutunuyorum ucu ucuna. Biliyorum, seninle gelecek güzel olan ne varsa. Yine biliyorum, eğer ben sendeysem, senin de benden öten olmayacak.
12.Bölüm
Bazen yolun sonuna geldiğini anlar insan. Dönüşün de olmayacağını bilir. Birkaç günlük ömrünü taşıyan bir kelebeğin, son kanat çırpınışları nasıl da sessiz ise, gizli seven insanın son çırpınışları da sessizdir. Her şeye rağmen sevmenin de bir kabullenişi var. 

Yiğitçe sevmenin  ...

13.Bölüm
Seni seviyorum.
14.Bölüm
Bazen öylesine müthiş bir andır ki yaşamak. Yürümek sahil kenarında. Ya da bir kelebeğin kanadında küçük bir leke olmak. Bir sokak lambasının altında beklemek sevdiğini. Ya da eli kalem tutan her aşık gibi yüreğinden kopup gelen mektuplar yazmak. Sonra müthiş bir denklikte bulmak eşini. Dur durak bilmemek severken. Korkmamak, yenilmemek en basitinden. Göğüs germek gökyüzünde uçarcasına kendisine gelen acılara. Denizin üzerindeki köpük gibi kabarmak her dalgada ve sonra sakince kıyıya vurmak. Öylesi bir hırçınlığa dalıp gitmek başka bir seferde. Titreyen ellerle, saçlarına dokunmak sevdiğinin. Ya da onun üzgün yüzüne bakarken, ondan daha çok üzülmek bir yerde. Müthiş bir anın, müthiş bir perdesinde soluklanır gibi durmak ve bakmak O'na. Ağzından çıkacak olan en ufak bir söze dikkat kesilmek. Ölüm emrini veriyor bile olsa...
15.Bölüm
Seni sevdiğimi söylemek istiyorum bugün. Çünkü bugün artık dayanamıyorum. Ellerimde birikiyor cümlelerim ancak sana anlatamıyorum. Nasıl bir yorgunluktur bu bilir misin? Nasıl bir umutsuzluk ve de nasıl bir çaresizlik? Yoruldum da biraz. İnsan ömrü boyunca hep tuhaf bir korku ile yaşıyor. Sevdiğimi söylersem, seni kaybeder miyim? Çaresizliğim, umutsuzluğum ve yorgunluğum devam eder mi hala, eğer söylersem? Söylersem yine böyle güzel bakabilir misin? Ama göze alıyorum her şeyi. Bugün söylemeliyim sevdiğimi. 
Derinlerden çıkıp gelen bir ihtiyaç bu. Birkaç günlük ömürle yaşan kelebekler gibi, ömrümün sonuna geldiğimi hissediyorum. Bir şeyler yapmalıyım sanki. Bir şeyler söylemeliyim. En azından bakmalıyım gözlerine ve demeliyim ki: "Seviyorum seni." Öyle lafta da değil, hakikaten sevdiğimi bilmelisin. Önemli bir şey bak bu. Yalnızca sana ait bir şey bu. Benden kopan ama sana varan, yalnızca sana ait ...
Sonra her şeyi göze almalıyım. Yanımdan uçup giden hızlı bir serçenin arkasından bakıp, onun ufukta kaybolmasını izler gibi ya kaybolmanı izlemeliyim ya da kanatlarının altına sığınıp korumalıyım kendimi. 
Ne güzel diyorum değil mi? Ama söz verdim kendime. Bugün konuşmalıyım seninle ve artık anlatmalıyım kendimi. 
Zira daha fazla dayanabilir miyim bilmiyorum... 
16.Bölüm
Seni seviyorum diyebilmenin, dilediğince haykırmanın hayalini kuruyordum. İnsan umut etmekten ne olursa olsun vazgeçmiyor. Kalbin içinde bir yer, hep seni diliyor...Seninle tamamlanmak, seninle bütünleşmek istiyor. Ve sonra dilediğince gülümsüyorum. Çünkü artık mesudum. Ne dilediysem sana dair, bugün bir bir gerçekleşiyor. Ellerimden kayıp gittiğini düşündüğüm umutlarım, bugün karşımda sapasağlam. Ve aşktan ölüyorum bu sefer. Her türlü uç duyguyu yaşıyorum iliklerime dek. Seninle soluyorum nefesimi, seninle veriyorum.
Hep de öyle olacak.
17.Bölüm
Ellerimin arasında yüzünü tutuyorum öylece. Sıcacık nefesin yüzümü ısıtıyor. Denizin misk kokusu çalınıyor burnuma. Ama beni mest eden koku bu değil. Senin kokun dururken...hangi kokuyla aklım başımdan gidebilir ki? 
Kokudan öte, gözlerin gözlerimin önünde... onunla da kaybedebilirim aklımı. Henüz kendimi toparlayamıyorum... henüz nefes alamıyorum...henüz adınla adımı yan yana getirdiğimde inanamıyorum. 
Nefes alıyorum. Bugüne değin aldığım nefeslerin bir anlamı yokmuş. Nefeslerin şimdi seninle bir anlamı varmış. Hele de böyle seninkine karışan bir nefes ise içime çektiğim, anlamların en büyüğü benimle. 
Sen nefesini, nefesimden çekme. 
Çektiğin an, ben biterim. 
18.Bölüm
Seninle imkan bulduğum yaşamı soluyorum şimdi. Ciğerlerim senin kokunla doluyor, büyüyor ve genişliyor. Uzun zamandır aradığım ama bulamadığım o müthiş huzuru buldum sonunda. 

Buna en büyük sebep sensin aslında. Ben seninle yaşıyor seninle ölüyorum.
Her şeyim olduğun ilk günden beri bu böyle. 

Bende sen o kadar büyüksün ki ...
Tarif bile edemiyorum.
19.Bölüm
İnsan aşık iken çok farklı oluyor. Saf oluyor mesela. Mesela engin oluyor. Heyecanla yaşıyor her anı. Her anı her saniyesini sevdiğine ayırıyor. Bir kez olsun aklından çıkaramıyor onu. Bir kez olsun kendini düşünemiyor.
Saf bir mutluluk ile dolup taşıyor her gün. Müthiş bir huzurla uyanıyor güne ve dudaklarında onun tadıyla uyuyor geceleri.
İnsan aşık olunca daha bir merhametli oluyor. Daha bir iyi, daha bir güzel. Bambaşka bakıyor çevresine. Sanki her şey aşka bulanmış gibi geliyor. Ama aşka bulanan kendisinden başkası değil.
İnsan aşık olunca doyumsuzca seviyor sevdiğini   ... sayıyor öpücükleri ve biriktiriyor.
Aşık olmak ne güzel,  ne iyi  ...

20.Bölüm
Seninle bir bütün olabilmenin hayalini kuruyorum ne zamandır. Belki de zaman kavramı yetmez anlatmak istediklerim için. Çünkü geçen bir saat boyunca seni düşündüğüm zaman, düşüncelerim o bir saatle sınırlı kalmıyor mesela. Daha geniş daha büyük bir zaman dilimi bahsetmek istediğim. Ama adına bir isim vermiş, bir saat demişiz sadece.
Ve belki de yirmi yıl. Görünürde elbette. Bu yirmi yıl boyunca hissettiğim, düşündüğüm ne varsa sana dair, asla yirmi yılla sınırlı değil. Daha fazla ..daha fazla.. eksik değil ..daha fazla.
Bugün bir kez daha anlıyorum ki seninle ilgili bütün hayallerim. Ve ucu bucağı yok. Belli bir zamanı da yok. Sonsuzlukta süzülüyor gibiyiz. Oldukça güzel her şey. Ve her şey aklımı başımdan alıyor. Aslında biliyorum, aklımı başımdan alan sensin. Günün her saniyesinde hem de ama asla bir saniyeyle sınırlı değil.
21.Bölüm
Kuşların cıvıltısı kulaklarıma çalınırken, aklımdan geçen, ruhumu titreten sesin oluyor. Sanki o an oradaymışsın gibi duyuyorum seni. Önce kulaklarımı yakıyor titreşimleri, sonra kalbi sarıyor. Senin sesini duyduğum zaman ellerim titremeye başlıyor. Ensemdeki tüylerin diken diken olduğunu hissediyorum. Kalbim sanki bugüne değin hiç atmamış gibi coşku dolu ve çok hızlı. Ne oluyor birden anlamıyorum. 
Ama biliyorum. Sesinden oluyor bunlar senin. Senin sesinden, senin güzelliğinden, seninle gelen her şeyden oluyor. Bana ne yapıyorsun bilmiyorum. Sanki sesini zihnimde taşıyorum. Ezberimde her bir tınısı. Sana ait her bir sözcük yeniden yeniden şekilleniyor ve sesinle buluşuyor. 
Sesinle öyle bağlıyız ki birbirimize.  Hayret ediyorum kendime. Bu kadar fazla nasıl sevebilir bir insan? Sesini soluyacak kadar? Sesiyle bütünleşecek, bir olacak kadar?

22.Bölüm
Bazen beklemenin anlamı büyüktür. İnsanın hayatına çoğu güzel şey, uzun beklemelerden sonra gelir. Tıpkı senin bana geldiğin gibi. Şimdi durup geriye baktığımda, iyi ki beklemişim diyorum. Çünkü biliyorum, hiçbir meyve beklendiği kadar tatlı değildir. Çünkü biliyorum, sen en güzel zamanda, en güzel anda geldin. Ve gitmeyeceksin.
23.Bölüm
Seni seviyorum güzel kadın. Seni seviyorum. Ne kadar söylersem söyleyeyim yetmeyecek biliyorum. Ama sen de bunu bilmelisin.. seni nasıl sevdiğimi bilmelisin. Kelimelerimin arkasındaki sen'i görmelisin. Seni seviyorum. Başka ne diyebilirim ki? Günümü, ömrümü, ruhumu güzelleştiriyorsun.
24.Bölüm
Seninle bir olmak. Bütün istediğim buydu. Hayallerim, emellerim, düşüncelerim hep bundan oluşuyordu. Seninle olmanın nasıl güzel bir şey olacağını biliyorsam, seninle yaşlanmanın da mükemmel olacağına eminim. İşte, aşk insanı böyle yapıyor. Hafif çarpılmış, biraz aklı uçmuş, az biraz da yolunu kaybetmiş. Ve halinden kesinlikle çok memnun. 

25.Bölüm
Yanıyorum. Hissettiklerimi tarif edebilecek başka bir kelime yok. Hiddetle yanıyorum. Bedenim bedenini çoktan kabul etmiş fakat yine de yanmaktan alıkoyamıyorum kendimi.
Bir gün bana dokunduğunda küle dönüşebilirim. 

Ve sonra öpersen beni, küllerimden doğarım yeniden. 
Seninle böyle olacağını biliyordum. İnsanın bile isteye kendini ateşe atması demek bu. Ben senin ateşinle her geçen gün daha çok yanıyorum. 
Ve her geçen gün önce bir küle sonra da sana dönerek.

26.Bölüm
Ne kadar da güzelsin. Ne kadar da duru ..ne kadar da saf. Ve ne kadar da aşık. Ne kadar da masumsun. Ve ne kadar da bana ait. Seni seviyorum güzel kadın. Seninle bir olabilmeyi seviyorum, en az senin sevdiğin kadar. 
27.Bölüm
Sabah uyandığım zaman seni hemen yanı başımda gördüğümde, düşündüğüm ilk şey, "O burada." oluyor. O hep burada. Biliyorum biraz inanması zor geliyor kulağa. Ama seni uyurken izlemenin verdiği tadı bütün duyularımla hissederken, düşünmeden edemiyorum. Acaba hep orada mıydın sen? Hayallerimde bile..hep orada mıydın? Hep benimle. Hep yanı başımda. Gözümü açtığım ilk an, tam karşımda. 
Seni orada görmek o kadar güzel ki sevgilim. Seni orada huzur içinde uyurken görmek. Yalnızca benim yanımda böyle olduğunu bilmek. Nasıl anlatsam bilmem. Ömrümde bundan daha güzel bir manzara görmedim.
28.Bölüm
Ellerim ellerine değdiği zaman, yüreğimde kopan cümbüşle kendimden geçiyorum. Kendi kendime diyorum ki, senin elini tutmak nasıl böyle müthiş hissettirebilir? Nasıl başımı döndürüyor teninin dokusu? Parmaklarımı saran sıcacık parmakların, sanki kalbimi sarıyormuş gibi coşku doluyum. Anlıyor ki insan, sevdiğinin elinden tutmak, bütün güzellikleri kucaklamaya benziyor. Hiçbir şey, hem de hiçbir şey, gelip senden o güzelliği, o sadeliği alamıyor. Elini versene... 
29.Bölüm
Seninle bir aile olabilmenin hayalini kurduğum her zaman, dönüp kendime bunu hayal etmeye hakkın var mı diye soruyordum... cevabı beni hep uykusuz bırakıyordu. İnsan sevince, en olmadığı bile hayallerinde olduruyordu neticede. 
Ve şimdi seninle bir hayali değil, gerçeği yaşadığımı bilmek...dünyanın en mesut insanı yapıyor beni. Bütün hayallerime taş çıkarır gibi yaşıyorum seni. 
Sesini, gözlerini, bakışlarını solur gibi... 
Seviyorum seni. 
Hem de çok seviyorum. 
30.Bölüm
Yüreğimde öyle güzel duruyorsun ki. Sanki senin için yaratılmış bir kalp benimkisi. Bana ait değil de, sana aitmiş gibi. Senin için, hep senin için var olmuş gibi... 
Hiç böylesini  hayal etmiş miydim? Böyle güzel..böyle eşsiz.. böyle nefes kesici.. 
Hiç böylesine cürret edebilmiş miydim? 
Yalnızca seninle...
Sen ve BEN. 
Seninleyim. Ellerini tutuyorum.  Gözlerine bakıyorum ve dilediğim kadar sana 'Seni sevdiğimi' söylüyorum. Bebeklerimiz var. Seninle benim. Biraz sana, biraz bana benzeyen, küçük büyüleyici bebeklerimiz. Sanırım mutluluktan ölüyorum. Biraz uzan, bana yaklaş. Hep yanımda ol...hep yanımda. Senin yerin, benim kalbim. Benim yerim ise...senin dünyan. 

Devamını Oku »