Sayfalar

Perşembe, Temmuz 21, 2022

Galiba...galiba...galiba


Son birkaç aydır diş ve kasık ağrısı çekiyorum. Dişimin birini yeni çektirdim, bir diğeri içinse bu ay randevum olacak. Kasık ağrısı için ise hep ertelediğim randevuyu yakın zamanda alacağım, çünkü gerçekten bir şeyler kendi kendine gelişiyor, hissedebiliyorum. Kullandığım ağrı kesicilerin ise haddi hesabı yok. Bu süreçte manevi anlamda kendimi toparlamakta güçlük çekiyorum desem yalan olmaz. Herkesi toparlamaya çalışırken kendimi ne kadar boşvermişim, onu düşündükçe biraz canım sıkılıyor galiba.  
Galiba biraz sakinlik istiyorum. Dinginlik, kafamı dinleyebileceğim sessiz sakin bir ortam. Buna çok ihtiyacım var. Buna gerçekten çok ihtiyacım var çünkü biraz koşturmaktan yoruldum. Biraz yazmak, hatta uzun uzun yazmak istiyorum. Bir insan sizi sonsuza dek dinleyemeyebiliyor, bunu kimseye de yapamam zaten. 

Yoruldum gibi. Üstelik hiç dinlenemeden, hiç durup nefes alamadan koşturmaya devam ediyorum. Sanırım biraz kalabalıktan da sıkıldım. Kalabalık bana iyi gelmiyor, hoşlanmıyorum, sevmiyorum. Sahteliği de sevmiyorum, aşırı samimiyeti de. Ne çeşit bir insanım onu da bilmiyorum gerçi. 
Şu sıralar ekstra huysuzum gibi. Belki de sağlığım huzur vermediğindendir, anlayamıyorum ama kafamın içi oldukça karışık. 

Bilen insan olmak da zor. Bazen Ramazan'ın kafası bende olsa nasıl olurdu diye düşünüyorum. Haftasonu şehir dışındayken tanıştığım bir genç vardı yine, her gördüğüne, "Nasılsın? Hoş geldin." diyordu. Zihinsel engelli olduğunu sonradan öğrendim ancak ben yine de onunla sohbet ettim, anladım çünkü onu. Durumunu da anladım. 
Hatta biraz özendim de ona galiba. Sakin ve dingin bir kafa... içinde hiç sıkıntı olmadan, düşmanıyla bile kaygısızca, düşünmeden, öylesine konuşan bir kafa. Hayatın kuralları da yorucu çünkü. Her neyse. Sanırım çok doldum şu sıralar. Dökülecek yer arıyorum galiba. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder