Sayfalar

Pazartesi, Mart 07, 2022

Ekşi Sözlük: ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne

 

Ekşi Sözlük'te, bir konuya denk gelmiş idim. Konunun ismi: 'ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne' idi. 

Sevgili anneannemi, sevgili dedelerimi düşündüm. Hayatımıza bıraktığı izleri, anıları, nesneleri. 

İnsanlar hayatlarımızdan çıkıp gittiklerinde, onlardan geriye kalan eşyalar paylaştırılıyor hemen. Bu konu hakkında tam olarak ne hissettiğimi bilmiyorum fakat o eşyalarla yaşamanın da zor olabileceğini tahmin edebiliyorum. 
Dedemin kendi eliyle yaptığı tahtadan bir kaşık vardı mesela. Onu elime her aldığımda, su gibi akıp geçen yılların, anıların gücünü hissediyorum. Belki de onun tam da tuttuğu yerden tutuyorum kaşığı. O kadar tuhaf ki. Canım anneannemin, 10 çocuğuna dolma yaparken kullandığı dolma oyacağıyla yapıyorum dolmaları. Avuç içim, onun dokunduğu, emek verdiği, elinin lezzetini kattığı nesneye dokunuyor her defasında. Onları o kadar özlüyorum ki! Bana bakınca hep gülümseyen yüzlerini, gülümseyince küçülen gözlerini, dizlerine oturtup saçlarımı okşayan ellerini çok özlüyorum. Bir büyükle yaşamak, yetişkin hayatınızda bir büyükle aynı evde olmak o kadar kıymetli ki. Yokluklarını derin bir özlemle birlikte bütün hücrelerimde hissediyorum. Bıraktıkları anılar, öğrettikleri o güzel şeyler hala zihnimin köşelerinde gezinirler. Ben ilk duamı sevgili dedemden öğrenmiş idim. Sol elle yemek yenmemesi gerektiğini de ondan öğrenmiş idim. O belli belirsiz anıların şimdi zihnimde şimşekler gibi çakması ne garip, ne güzel. Huzur içinde uyumalarını dilerim. 

Derya'ma gelince... onu kelimelerle anlatabilmem için hala zamana ihtiyacım var sanırım. Şu an bile bu yazıyı yazarken gözyaşlarıma engel olamıyorum. Bir keresinde Mersin'e yanıma geldiğinde ona bir parfüm hediye etmiştim. Astım hastası olmasına rağmen kullanacağını söylemişti. Ölümünden sonra odasında, dolabının en güzel köşesinde benim verdiğim parfüm şişesini görünce nasıl hissettiğimi, ne kadar zaman geçerse geçsin asla anlatamam. 100 ml bir parfüm şişesiydi ama kullanıp bitirmişti. Şişeyi hiç atmamış, sanırım ona hediye ettiğim içindi. O şişeyi almak istedim, ama yapamadım. Annesi bana bir yarışmadan kazandığı Kur'an-ı Kerim'i verdi. Ona aitti. Çok sonra rüyama geldi. Rüyamda, beni telefonla aramış, "Abla Kur'an-ı Kerim yarışmasına katılacağım, çok heyecanlıyım bana şans dile." diyordu. Öyle kahroldum ki. Bugün hala öldüğüne inanamıyorum, bugün hala hayatta olmadığına inanamıyorum, bugün hala telefonumda ondan gelen bir mesajın olmamasına inanamıyorum. Sosyal medyada bıraktığı izleri ziyaret etmekten yoruldum. Kendimi durduramıyorum da, yapamıyorum. Yalnızca artık yorulmuyor olması beni teselli ediyor. İyi olduğunu biliyorum. Benim yaptığım her şeye gönülden destek veren, benim kalbi gibi kendisi de güzel kızım... sen, bana kalan en hüzün verici şeysin. Bununla yaşamayı hala öğreniyorum. Huzur içinde ol! Bir gün görüşebilmek dileğiyle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder