Sayfalar

Cumartesi, Mayıs 16, 2020

Pencereler


Mutfakta bir şeylerle meşgulken başımı pencereye çevirdim ve karşı komşunun beni izlediğini gördüm. Gülümsedik. Sonra başımızı çevirdik. Bu, bende garip bir durumun farkına varmama neden oldu. 

Pencereler...

Aynı sokağın, aynı mahallenin, aynı bölgenin içinde karşı karşıya, arka arkaya ya da yan yana duran evlerin, apartmanların pencerelerinin, büyüklüğü küçüklüğü ne olursa olsun, hepsinin bir hikayeye ait olduğunu düşündüm. Hepsi bu dünyada kendi varoluşunu sürdürmeye çalışan bir hikayeye ait. 

Sizce de öyle değil mi? Bu pencereler hayatımızın birçok evresinde karşımıza çıkmıyor mu? 
Hani eskiden erkeğini bekleyen bir kadın, beklediği pencerenin pervazını çiçeklerle süslemiyor muydu? Tabi o zamanlar beklemenin müthiş bir ahengi vardı. Pencerenin önünden geçip giden o erkek, sevdiği kadına kaçamak bir bakış atar ve hatta biraz cesaretli biraz da kıvraksa sevdiği kadının eline bir kağıt bile tutuşturuverirdi. 

Sırf, bir an onu görebilmek için kim bilir kaç saat önce o pencerenin önünde oturmaya başlamıştır o kadın.

Aşkın güzelliği burada işte. Hissedilen bu naif duygularda. Ama ne yazık ki bu duyguları hak etmiyor insanlar. O yüzden de kendi kabuğunuza çekilebiliyor, böyle naif duyguların yalnızca kitaplara, o dillerden düşmeyen destansı masallara, ve her gün bir yenisinin vizyonlarda yer aldığı filmlere ait olduğunu düşünebiliyorsunuz. Eğer bu dünyada aşkı güzelce yaşayabilecek bir insan değilseniz, sizin pencerenin önünde beklediğiniz birisi yoksa, siz de bütün sevginizi kendinize aktarın. Kendi pencerenizi kendiniz süsleyin, her gün önünden kendiniz geçin, ve eğer iş o duruma gelirse notlarınızı kendinize siz yazın. Tabii bu bir nüktedir. (Nükte:ince anlamlı, düşündürücü ve güldürücü, şakalı, zarif söz.)  Umarım aşkı layıkıyla yaşayan insanlar vardır. Bu güzel duygular yaşanmayı hak ediyor. 

Geçen sene yaz akşamlarında yürüyüş yaparken birçok evin penceresinden içeriye bakma şansı buldum. Bile isteye yaptığım bir şey değildi(?) bu ama insan merak etmeden de yapamıyor tabiki. İnsanların adına yaşam dedikleri evleri, pencerelerine koyduğu çiçekleri, yine pencerelerinden görünen kendilerini kısa bir süre de olsa görmek etkileyiciydi. 

Her evin bir bekçisi, o bekçilerin her birinin özel hayatları var... ama bir bütünde, aslında aynı gemideler.. aynı zamana, aynı olaylara doğup büyüyorlar. Bir aile olarak...Aile olgusu müthiş bir şey. Müthiş bir planlama. Mucize demek de yanlış olmaz. Zira bu hayatta kimse sizi aileniz kadar sevmez. 

Pencereler...

Hayatımızın herhangi bir yerinde ağzımızdan hep çıkar bu kelime aslında. Senin pencerenden bakamıyoruz olaya deriz, bir de senin pencerenden bakalım diye uzlaşma sağlarız bazen de. Görüşlerimiz, farklılıklarımız, yaşama dair ne biriktirmişsek, deneyimlerimiz kendimize özel bir pencere oluşturur bizde. Umutlardan bahsederken de pencereden söz ederiz. Penceremizdeki çiçekler solmuşsa biraz umutsuz, ama penceremizdeki çiçekler canlı ve renkliyse bizden umutlusu yoktur. Hayat metaforlar üzerine kurulu gibi gelir bazen. Hani biraz da kendimizce yüklediğimiz anlamları somut bir nesneye dökme ihtiyacı hissederiz. Metaforlar her zaman imdadımıza yetişir. 

Sen insanların penceresine çiçekler koyuyorsun, onlar sana kapıyı gösteriyor diye bir söz vardır. Derin derin anlamlar içermektedir. Yüreğimizde ne kadar sevgi barındırıyorsak penceremiz o kadar renklidir. 
Eğer hayata farklı pencerelerden bakıyorsak, o pencereleri karşı karşıya getirip birbirimizi görmek de bizim elimizde, ya da o pencereleri başka sokaklara çevirip birbirimizi hiç olmamış saymak da. 
Farklı pencereler eş güzellikler doğurur diye düşündüm hep. İnsan olalım yeter. 

Buradan komşuya selam olsun. :) Akşam akşam derin düşüncelere dalmama neden oldu, fakat güzel de oldu... pencereleri yorumladım biraz. Hayata bakışımız hep güzel olsun, hayat da bize hep güzel manzaralar göstersin. Pencereden kafamızı uzattığımızda sanki mis gibi bir deniz havası alıyormuşçasına genişlesin göğsümüz, tazelensin ciğerlerimiz ve sevilsin kalplerimiz. 

Pencerenizin önünde hep çiçekler biriktirin. 
Belki ben de bir kaktüs koyarım. :) (Nükte!)






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder