Sayfalar

Çarşamba, Ocak 23, 2019

Sınırlar


Bazen neden umursamayan bir insan değilim diye düşünüyorum. Bazen, bazen değil sıklıkla düşündüğüm bir şey bu. Neden umursamaz değilim? Oysa dünyada hiçbir şey hissetmeyen birçok insan var ve sanırım bazıları mutlu görünüyorlar. Sevmek ya da üzülmek onlar için hiçbir şey ifade etmiyor hatta bunu bir zayıflık olarak görüyorlar. Belki de bildikleri bir şey vardır demekten kendimi alamıyorum. Belki de hayat onlara sevecek ya da üzülecek hiçbir şey vermemiştir. Düşününce bu da çok kötü bir şey.

Duygusal olan bir insan, umursamaz olmayı istemez çünkü değerlerin önemli olduğunu düşünür - öyle düşünüyorum da. Ama bazen bir sınıra geldiğimi hissediyorum. Deliliğin sınırına. Çıldırmanın sınırına. Fark ediyorum ki deliliğin, çılgınlığın, öfkenin, sinirin eşiğine gelebiliyor insan. O duyguyu hissedebiliyor - kısacık bir an da olsa.

Ama sevmenin, acının ve diğer duygusal zayıflığın hissedilen bir sınırı yok. Eşitlik? Bilemiyorum. Belki de "eşitlik" kelimesinin anlamı hakkında hiçbir şey bilmiyoruzdur.

Kelimelerin her anlama gelebileceği görüşü ne yazık ki doğru.
En azından zihin siz söylemeden alt anlamlar oluşturuyor.

Umursamak diyordum öyle değil mi? Bana kalırsa bu kelimenin çok derin bir anlamı var ve cümlede nereye konulursa o cümleyi hem zayıf hem güçlü yapar. Boşverin. Hayat başlı başına bir çelişki zaten.

Ama buna rağmen sormadan edemiyorum. Neden umursamanın bir sınırı yok? İnsanlar hep "iyi" kalsın diye mi? Her şey insanlık için öyle değil mi? Bundan daha yanıltıcı bir cümle olamaz oysaki.

Ve yine oysaki, hayat boş bir kabuktan ibaret. Bedenimiz denilen kabuktan. Göründüğünüz, kalıplaştığınız, var olduğunuz bir kabuk.
Ve bu kabuk onu tıpkı bir insan gibi hissettiren bir ruha sahip.

Bana kalırsa boş bir ruha. Boş bir zihin. Boş bir kalp. Dolayısı ile boş bir kabuk.
Sadece bir kukla...
Çoğu zaman inançlı, bazen kötü,bazen iyi, bazen çok umursayan, bazen hiç umursamayan, çok seven ya da sınırların eşiğinde yaşayan boş kabuklar.

Hayatta o kadar değerli şeyler var ki...
Boş bir kabuktan çok daha değerli maneviler... güç bulduğumuz, insan olduğumuz, bir kabuktan ibaret olmadığımız maneviler...

Ne demek istediğim anlaşılmıyor eminim. Sıkıntı yok. Kafamın içinde birbirini kovalayan ve anlaşılmak, duyulmak, haykırmak isteyen çok kelime var - ama cümlenin öge dizilişinden ve birazcık da cesaretsizlikten bihaberler.

Bu akşam Esaretin Bedeli'ni izledim bir kez daha. Bana kalırsa mükemmel bir film. İzlenmeye değer kesinlikle. Hatta birkaç kereden fazla ...

Umut hakkında çok güzel öğüt veriyor insana - umut iyi bir şeydir ve iyi şeyler asla ölmez!
Belki de bu yüzden sınırsız bir şekilde umursuyorumdur.

İyi geceler olsun.

23.01.2019 - Çarşamba 23:12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder