Sayfalar

Cuma, Nisan 02, 2021

Çok Sevmek: Aile


Güzel bir aileye sahip olmak bu hayatta belki de bir insana nasip olan en güzel şey diye düşünüyorum hep. Sevginin saf halini tadabilmek, onun için korkmak fakat buna rağmen hala sevebilmek...nasıl da hassaslaştırıyor insanı. 

Bazen sırf sevginin getirdiği o korku yüzünden, başka türlü bir yaşam nasıl olurdu diye düşünürken buluyorum kendimi. Elindekine şükreden, bunun değerini bilen ve her zaman da ailesi için her şeyi yapabilecek birisi oldum... ama bir gün bunu kaybedebileceğimi bilmek, bunu düşünmemeye çalışırken bile düşünmek, yıpratıyor beni. 

Sözcükler az kalır fakat basitçe kalbim fiziken sıkışıyor diyebilirim. Ruhen zaten hiç rahat olamadı. 

Annenizin yüzüne öylesine bakarken gün gelip de bir gün bakamayabileceğini düşünmek... O yalnızca o an sizinle konuşurken, sıradan bir olay sıradan şeyler hakkında konuşurken, onun bir gün olamayabileceğini düşünerek yüzüne uzun uzun bakman...sesini, kahkasını, yüzünü, gözünü, beynine değil adeta ruhuna kazıman... fakat gün geliyor yüzünü bile unutuyorsun...
Bazen uyurken uzun uzun seyrediyorum annemi...aldığı her nefese şükrederek izliyorum ve şu an bunu yazmak bile mahvediyor beni... onu uyurken izliyorum ve dayanamayıp ağlıyorum çoğu zaman. 

Babanızın iyi olabilmesi için o git dese de yanından bir türlü ayrılamamak var bir de... O gün hastanede onu yalnız bırakmamı istemişti, sırf üzülmeyeyim, ya da yorulmayayım diye... Babama çok nadir sesimi yükseltirim, bu da o anlardan birisiydi. Sanki onu orada bırakabilirmişim gibi. Kovsalar bile gitmezdim. 
Hastanede geçirdiğimiz vakitte, her şey gözümün önünde gerçekleşirken yine de buna alışamamak da vardı. Soyutlanmak gibi bir şey. Karışık. 
O günler benim için gerçekten ama gerçekten çok zordu. Ameliyathane önünde yere oturmuş beklerken, dışarıdaki insanlara dalgın dalgın bakarken ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. İnsan o anda o gücü buluyor gerçekten.. gerçekten buluyor. Soğukkanlı oluyorsun ,öğreniyorsun bunu. Yalnızca nasıl yardım edebilirim, ne yapabilirim düşüncesi içinde oradan oraya koşturuyorsun. 

Aniden yükselen tansiyon için koridor boyu koşup kantinden limonlu soda alırken ,şimdi hatırlamaya çalışıyorum da gerçekten, kantinciye ne kadar para verdiğim bile aklımda değil. Bir robota dönüşüyorsun.. 

Doktor yatış verdiğinde aklından geçen şey onun iyi olması için eve gidip ne getirebilirim oluyor. O gün gerçekten zaman nasıl geçti bilmiyorum... Bir robot gibi hareket ettiğimi, düşünemediğimi hatırlıyorum. Yatış yap,onu orada bırak, otobüs bekle, eve git, çanta hazırla, hastaneye geri dön ve 3 gün boyunca bir robot gibi yaşamaya devam et. 

Bazen hisler öyle çok dolar ki, eğer onları birine anlatmazsanız ya da benim gibi bir yere yazmazsanız sizi paramparça edebilirler. Bu gücü size hissettirirler. 

Gerçekten güçlü olmak zorundasın... Doktoru ameliyathaneden çıkıp bilgi verdiğinde ağlamamak için direndiğini kimse anlamaz çünkü. O yoğun bakımda saatler geçirirken sen odada boşluğa bakarak, susmayan telefonu açıp, her arayana robot gibi aynı şeyleri anlatırken de anlamaz kimse. 

O günlerde odadaki amca ve teyze olmasa gerçekten de güçlü olabilir miydim acaba diye düşünüyorum... Ağlarken kimse görmez ama ağlamazsan da ölürsün içten içe. 

Anne ve babanın birer çocuğa dönüşmesi ne kadar acayip.. Çok sevimli olsa da acayip işte. 
Kendilerini pekâlâ çok iyi kollayabilirler ama sizin kalbinizdeki o taşkın sevgi yok mu... tırnaklarına taş değse, bir şeye canları sıkılsa, geçici bir baş ağrıları olsa ...kendini kaybediyor adeta. İnsan istiyor ki onlar hiç yaşlanmasın, saçları beyazlamasın, tenleri kırışmasın, kalpleri yorulmasın, fotoğraf albümündeki gibi kalsınlar... İnsan onları hep yanında istiyor..sonsuza dek, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde. Mümkün olabilse bu, dünyanın en mutlu insanı olabilirdim. Umarım mümkündür bu. En azından ben gözlerimi sonsuza dek kapayıncaya kadar mümkün olsun...lütfen. 

Anne ve babalarını üzen insanları görüyorum...Çok üzülüyorum bu duruma. O kadar üzülüyorum ki...o kadar kızıyorum ki sonra.. nasıl üzebilirler annelerini? Nasıl üzebilirler babalarını? Varlıklarıyla huzur bulmak, varlıkları için minnettar olmak, mutlu olmak gerekirken ve adeta onlara adamak gerekirken kendini.. nasıl kalplerini kırabilirler? 
Yapmayın..  üzmeyin onları. Annenize bir çiçek alın, ben bunu çok sık yaparım..  çünkü o kadar mutlu olur ki! Babanızın nasihatini dinleyin...hiçbir baba evladından maddi bir hediye istemez... onlar manevi olarak çocuklarının kendilerini dinlemelerini, saygı göstermelerini ister. Eğer babanız sizinle gurur duyuyorsa, ya da duymuşsa, bu hayatta sizin için daha önemli bir şey yoktur. 

Ailenin kıymetini bilin...koruyup kollayın her zaman. Aile olmak o kadar önemli ve güzel ki! O ailede kimlerin olduğu önemli değil, bir kedi bir köpek bir kuş da olabilir, önemli olan 'AİLE'nin parçası olmasıdır. 

Birazcık döküldüm, ama toparlarım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder