Sayfalar

Pazartesi, Temmuz 13, 2020

Aşk...


Hiç aşık oldunuz mu? Ayaklarınızı yerden kesen, kalbinizi sanki daha önce hiç atmamış gibi attıran, ona her baktığınızda yüzünüzde istemsizce bir gülümseme oluşturan bir adamı sevdiniz mi hiç?  
Uçsuz bucaksız bir tutkuyla ona dokundunuz mu? Ya da onun tarafından koşulsuzca, sınırlar olmaksızın, kalpten...en önemlisi de aşkla sevildiniz mi? Aşkı tanımlayabilir miyiz sizce? Nedir ki aşk? Tüm zamanların ötesinden gelen, bütün destanların, bütün ölümlülerin yaşadığı, dillerden hiç düşmeyen, bir insanın kalbini durdurabileceği gibi, ona sonsuz bir hayat bahşedermişçesine kan pompalayan bu duygu...nedir ki aslında?
Gözlerini size çevirdiği zaman dizlerinizi titreten bu duygu, bir dokunsa kalbinizi ele geçiren bu hisler, nasıl tanımlanabilir ki sözcüklerle? Ne kadar sade, ne kadar abartısız kalır değil mi kelimeler? Oysa aşk, bütün evrenin diline sahipse...basit bir sözcük karşılar mı onu en güzel haliyle?  
Aşk...  
Bir adamı sevdiğinizde buna aşk diyorsanız eğer, o adamı aşka, sevdaya, kalbinize karıştırıp bir daha sevdiniz mi hiç? Ben sevdim...seviyorum da. Yüreğimi titreten, beni kendi benliğimi unutturacak kadar seven bir adamı seviyorum. Aşk nedir bizim aramızda? Bu yaşadığımız nedir? Yanındayken tüm dünyayı unuttuğunuz bir insanı sevmek, nasıl anlatılır ki öyle kolayca? Nefesiyle nefes bulmak, bütün can alıcı noktalarına dokunurken aşkla irkilmek... Bunlar öyle kolay, öyle basit bir kelimeyle anlatılacak şeyler değil. Bütün hislerim birikse, ortaya yeni bir kelime çıksa ve o hislerimi taşısa yine yeterli gelmez.
Aşk öyle yoğun, öyle güzel işte. 

Bana ait bir kitaptan alıntı. Hayatlarında aşkı yakalama fırsatı bulanlara sevgilerle...Umarım o aşka hep sahip çıkar ve o saf duyguyu ilk günkü haliyle korursunuz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder